Defalarca izlesem bir dakikasından sıkılmayacağım ‘Nereye Bakıyor Bu Adamlar?’ın en çarpıcı karesi bu akşam son seferi kalkacak Haydarpaşa Garı’nın önündendir. Tıpkı Taksim’de duran adam gibi durup hayranlıkla bakarlar İstanbul’a Zeki/Metin ikilisi.
Hayran olunacak şehir değil aşık olunacak şehirdir İstanbul. Tarihi, insanı, ayrılıkları, kavuşmaları, aşkları, kavgalarıyla 24 saatin hakkını verir İstanbul.
Bir parkına bile kurban olunur İstanbul’un.
İstanbul gün gelir paylaşmayı öğretir, gün gelir hakkını aramayı sonuna kadar. Ve gün gelir kızgın bir anında senin gibi düşünmeyen birine söylediğin kötü bir sözünden, bakışından utanmayı öğretir.
Bir anda 30 yıl öncesine döndürür seni bir film karesiyle. Mahallende o patlak topun peşinden 4’e 4 maçta terleyip çeşmeye koştuğun, yere düştüğünde kanayan dizine ilk senin üflediğin canın arkadaşlarını getirir aklına. Büyüyüp bugüne geldiğinde aynı görüşü paylaşmayan arkadaşlarına siz/biz dememeyi, daha çok konuşup birbirini anlamayı öğretir sana bu koca şehir.
İşte ben bu şehirde daha özgür yaşamak istiyorum artık. Beğenmediğim insanları küçük düşüren vidyolara gülmek, kırıp dökmek değil, anlatmak, anlamak istiyorum.
Hatalarımı söyleyip özür dilerken karşımdaki kişiden de ‘evet ben de hatalıyım’ı duymak istiyorum.
Bu güzel şehirde, benim güzel ülkemde %50’yle değil %100’le dostça, daha güzel anılar yaşamak istiyorum.
İstanbul’a gelen turistleri Haydarpaşa Garı’nda, Taksim’de hayranlıkla İstanbul’a bakarlarken fotoğraflayıp gazetelerde ‘Nereye Bakıyor Bu Adamlar?’ manşetiyle görmek istiyorum.
Eline, kalemine (klavyene) sağlık…
Bana şu sözleri hatırlattı “Bir çatışmada yapılacak en cesur hamle rakibini anlamay çalışmaktır”.
Yusuf. büyüksün…24 Saatin hakkını veren İstanbul için yakışmış tüm kelimelerin…
Cok guzel, kalemine saglik 🙂
Ben de Dogdugum bu sehirde gun gectikce kendimi daha yabanci hissederken son gunlerde artik hem insanina hem sehre yeniden isinmaya basladim.. Sanki kucuk bir mahalle olduk 🙂 keske degerlerine daha cok sahip cikabilsek bu kadar modern olmasak 🙁