Güzeldi be, şimdikinden daha güzel…
Her 32 senede bir aynı güne geliyormuş Ramazan. 32 sene önceye gittim bu sıcaklarla ;
- Ufacık halimizle mahallede sabahtan akşama güneşin alnında top oynayıp çeşmeye koşardık. Ağzımızı çeşmeye dayar doldurur sonra pirtttt şeklinde çıkartırdık, kalan suları yutardık ama ‘olsun oğlum o bozmazdı ki’.
- Saat 6 gibi çokokremin üzerini dişlerinle kazıyıp yarısını bitiren çocuk, akşam 8’de pide almış eve dönerken üzerindeki susamları tek tek yiyen çocuk yine bizdik.
- Kimse oruç tut demezdi ama o kadar güzeldi ki oruç tutmak çocukken. Uykusuzluktan sürünerek çıksan da yatağından ailece sahura kalkıp geçen hafta evde yapılan erişteye domates sosunun dökülüşünü görmek herşeye bedeldi.
- Kimler kalkmış sahura diye bakardın hemen ilk iş uyanınca.
- Puf böreği sahurda yenirdi ama evden yapılan soğanlı kıymayı götürerek yaptırdığın bol kıymalı pide akşam yemeğiydi.
- Ramazan demek fırın demekti. Kuyrukta beklemek, mahalleden 10 kişiye pide getirmek, gazete kağıdını 3 kat yapsan da elinin yanmasıydı. Fırına eşek kadar tepsi, güveç taşımaktı.Yorulduğunda ayağını kaldırıma koyup dizine koymaktı tepsiyi.
- ‘Ya keşke Hakkari’de otursaydık onlar 1 saat önce açıyorlar’ geyiğini usanmadan hep yapmaktı.
- İftara 45 dakka kala masaya oturmak, yarım saat kala çorbaları doldurup annenden azar işitmekti.
- Kantinde tam sucuklu tostunu ısırmışken oruçlu olduğun aklına gelip ‘aklına gelmemiş gibi yap panpa’ diyip tostu bitirmekti Ramazanda çocukluk.
- Davulcu her geçtiğinde cama koşmak, ramazan bittiğinde davulcunun çaldığı kapıya evde kimse yok numarası yapmaktı Ramazan.
- Açlıktan okulda arı maya kokulu silginin yarısını yiyip, ‘çocuk orucu tutuyorum noolacak’ demek, üstüne de mavi matarandaki suyun yarısını götürmekti.
- Akşam olunca camiye gidenleri seyretmek, merdivenlerde oturup 2 kilo en tuzlusundan çekirdek yemek, sonrasında dandik külahlı limonlu roma dondurması yemekti.
- Babanın; ‘okundu mu?, patladı mı?’ sorularına önce ben cevap verim diye karşı evin camından caminin ışıklarını o herkeste olan beyaz tülün desenlerinin arasından kesmekti.
- Ramazan, bayramını beklemekti bi de. Kırmızı spor ayakkabının hayaliydi. Elleri öpülecek komşuları hesaplamak, sadece mendil veya şeker verenleri defterden silmekti.
- Güllaç taşımaktı komşulara, ‘annem gönderdi’ diyerekten.
- Annemizin ‘oruç aç kalmak değil, açın halinden anlamaktır’ sözüydü Ramazan.
Hiç aç kalmadığımız, herkesin halinden daha çok anladığımız, sevdiklerimize çok çok sarıldığımız güzel bir ay olsun, Ramazanımız hayırlı olsun. Olur mu?
Ben bu duygularin cok azini yasayabildim ne yazikki:( Benim icin ramazanin en guzeli aileyle yenen iftar yemekleriydi,simdi canim anneannecigim ve dedecigim yok ne yazikki…Ramazan yaza denk geldigi icin aile biraraya gelemiyor maalesef…Eski gunlerdeki gibi orucun ac halinden anlamak oldugu gunlere donmek dilegiyle
O zamandan bu zamana kadar çok şey değişti abi , değişmeyen tek şey yine kapıyı çalan davulculara evde yokmuş izlenimi vermek.. 🙂
Teravih namazina gidip ondeki kadinin etegine kafamizi yanlislikla sokmus gibi yapip kikirdamak☺️